Kategoriler
Uncategorized

İlişkinizin 3 Düşmanı

“Ben sana hoşuma gitmeyen bir şey söylüyorum, sende bunu bana karşı kullanıyorsun!” işte ilişki terapisi almak için gelen danışanlarımdan en çok duyduğum cümlelerden birisi. İlişkide korktuklarınızın başınıza gelmemesi için en sık karşılaşılan üç zor durumdan sizi koruyacak iletişim önerilerine değenimek istiyorum. İlişinizin 3 düşmanını inceleyelim.

Psikolog kariyerim boyunca, ilişkileri nevrotik bir hal alan birçok çift ve aileyle çift terapisi ve ilişki terapisi verme fırsatı buldum. Birçok çifti ve bireyi dinledim. Notlarımdan yola çıkarak altını çizebileceğim ilk husus, ilişkide aşılmaması gereken kırmızı çizgilerin hızla belirtilmesi gerektiği. 

İlişki çift taraflı bir yaratım sürecidir. Her aklımıza geleni söyleyip yapamayız, çünkü karşımızdaki kişi de, farkında olsun ya da olmasın, sürecin bir parçasıdır. İlişkinin her aşamasında belirli soruları cevaplamak çok önemli:

  • Ne istiyorum? 
  • Yolunda gitmeyen ne?

Eğer birlikte olduğunuz kişiyi seviyorsanız, ona sakince, “Sen böyle davrandığında, ben şu şekilde hissediyorum. Bunu sana söylemem gerekiyordu çünkü sen benim için önemlisin” diyebilmelisiniz. 

İlişkinizin 3 düşmanı 

Vurgulayabileceğim ikinci husus ise kişinin kendi meselelerindense partnerininkilere odaklanmasının daha iyi olduğu olabilir. Gerek aile terapisi, ilişki terapisi, ilişki psikoloğu, çift terapisi almak için gelen birçok danışanımda vardığımız bir sonuç. 

 

Bir ilişkideyken biz hem gardiyan hem mahkumuz. Birlikte olduğumuz kişide eleştirdiğimiz şeylerin ucu, esasında derinliklerimizde yatan travmalarımıza dokunuyor. Ancak sadece kendi sorunlarımıza odaklanmayarak kendimizi parçalanmaktan koruyabiliyoruz. Fark ettim ki bunu kabul ettiğimizde, birlikte olduğunuz kişinin gelişimine yardımcı olmanın, kendimizde bir şeyleri değiştirmekten daha kolay olduğunu da görüyoruz. Gözlemlerime göre, olumsuz yargılarımızı esnetmekte en başarılı kişi birlikte olduğumuz kişidir. İlişkinin nevrotik yapısı sonsuza kadar sürecek diye bir şey yok; bazen ilişki terapisi ihtiyaç duymamızın sebebi ilişkinin içinde saklıdır. 

Gelin ilişkilerdeki 3 Temel Soruna değinelim ve ilişki terapisi ihtiyacınız olup olmadığını gözlemleyelim. Bunları yaparken 3 şeyi sorgulayacağız. 

1- Neler diyoruz?

2- Sözlerimiz ne anlama geliyor? 

3- Bu bize neyi sorgulatmalı?



İlişkinizin 3 Düşmanı: Bağlanma Korkusu

Neler diyorsunuz?

“Evimin anahtarını geri verebilir misin? Çoğaltmam gerekiyor da.” “Haftada üçten fazla görüşmeyelim, sıktı beni.” “Evinde eşyaları bırakıp yer kaplamak istemem”.. Partneriniz kurduğunuz bu cümlelerden kendinizi ilişkiye adamakla ilgili tereddütleriniz olduğunu hisseder.  

Sözleriniz ne anlama geliyor?Kapana kısılmış gibi bir ilişki içine girmekten çekiniyorsunuz. Bir yandan kendinizi birlikte olduğunuz kişiye yakın hissederken, diğer yandan boğulmaktan korkuyorsunuz. Birine bağlandığınızda, özerkliğinizi koruyamayacağınızı düşünmeden edemiyorsunuz. En kötüsü de, birlikte olduğunuz kişiye tüm bu korkularınızdan bahsettiğinizde, sizi terk edeceğini düşünüyorsunuz. 

Bu bize neyi sorgulatmalı?Bağlanmaktan bu kadar korkmanızın sebebi ne? Unutmayın ki duygusal ilişkilerde, birlikte olduğunuz kişiye bağlanmamanız mümkün değil. Çiftler arasında öyle ya da böyle bir bağlılık söz konusu. 

 
İlişkinizin 3 Düşmanı: Aldatılma Korkusu 

Çiftlerde yalnızca tek taraflın korkuları nedeniyle ilişkinin tehlikeye gireceğini düşünmek yanlış olur. İlişkide her şey karşılıklıdır. 

Neler diyorsunuz?

“Bütün gece onunla konuştun. Ne oldu, beğendin mi onu?” “Neredeydin?” “Bunu instagram neden takip ettin?” “Kimle mesajlaşıyorsun?” Böyle şüpheci davranışlar ilişkinin temelini sarsabilir, karşınızdaki kişinin de kalbini kırabilir

Sözleriniz ne anlama geliyor?

Kıskançlık hissi insanın yüreğini sızlatır, çünkü kıskanmak esasında sizin hasssas noktalarınıza, zgüven eksikliğinize dairdir. Partneriniz başka birine baktığı ya da başkasıyla konuştuğu zaman, size acı veren bir deneyimi tekrar tekrar yaşıyor gibi olursunuz. 

Bu bize neyi sorgulatmalı?

Birisi için ilk veya tek olabileceğinize inanmanızı engelleyen şeyler neler? Çocukluğunuzda kardeşleriniz ya da komşu çocukları hep sizden önce mi geldi? Geçmişte sizi ne kadar işe yaramaz hissettirdiler ki bu histen hala kurtulamadınız? Hissettiğiniz güven eksikliği sebebiyle kendinize bunları yaşattığınız ilk ilişkiniz bu mu? 

İlişkinizin 3 Düşmanı: Yardım istemekte zorlanmak 

Partneriniz eleştiriye açık birisiyse, rahatsız olmaksızın uyarılarınızı dikkate alabilir, sorumlulukları paylaşabilir, ilişkiyi tekrar yaratım sürecine etkin bir şekilde katılabilir. 

Neler diyorsunuz?

“Her şeyi kendim yapmaktan bıktım.” “Çocuklarla hiç ilgilenmiyorsun.” “Sürekli arkanı topluyorum.” “Kendim yapsam çoktan bitirmiştim.”.. Partnerinizin pes etekten ve geri çekilmekten başka çaresi kalmaz. 

Sözleriniz ne anlama geliyor? 

Başkasına işi devretmeyle ilgili sorunlarınız olabilir. Bunu bir şekilde başardığınızda da işler pek istediğiniz gibi gitmiyor. Beklentileriniz o kadar yüksek ki hiçbir zaman istediğiniz şeye tam anlamıyla ulaşamıyorsunuz. 

Bu bize neyi sorgulatmalı? 

Gelin sizin çocukluğunuza inelim.. Nasıl yetiştirildiniz? Yetiştirildiğiniz ortamda ailenizin sizden beklentileri, başka kimsenin erişemeyeceği kadar yüksek miydi? Kendinizen başka kimseye güvenmenizin mümkün olmadığı bir çevrede mi büyüdünüz? 

ŞİMDİ ARAYIN